22 Eylül 2009 Salı

Giden Gidene..





Sarı-siyah formalı takım Angola ikinci lig takımı Progresso de Sambizanga, mavi formalı takım ise yine Angola ikinci lig takımı Benfica de Cabinda.

Bu iki tanınmamış takımın burada olmasının nedeni keşke böyle elim bir olay olmasaydı.
Ama oldu.. İki takım arasında yapılan maçta Progresso'nun 26 yaşındaki oyuncusu Neridson Estevao hayatını kaybetti.
Futbol dünyası bir kayıp daha verirken, hayatın ne kadar basit olduğu bir kez daha ortaya çıktı.
Daha önce bizi bırakıp gidenler gibi gittin sende Neridson Estevao..

RUHUN ŞAD OLSUN !


22 Eylül 2009

Emre ÖZTÜRK

21 Eylül 2009 Pazartesi

Fenerbahçe 1 - 0 İBB

  



Hafta içi alınan mağlubiyetten sonra hiç maç havasının olmadığı bir günde Kadıköy'de Belediye'yi ağırladık. Maç havasının olmaması maçın içindeki oyunculara da yansımıştı ki bir - İki kişi hariç herkes bitse de gitsek havasındaydı..

Muhtemel kadro değişikliği gerçekleşmiş Carlos yerine Vederson görev yapıyordu. Emre'nin cezalı oluşu Mehmet'i ilk 11'e yerleştiriyor, bu maça yetişmesi zor görünen Gökhan sağ bekdeki yerini alıyordu..
Gerisi bildiğimiz gibi; solda uçta Andre, sağ uçta Kazım, en uçta Guiza, arkasında Alex, defansın önünde Baroni onun arkasında Lugano ve Bilica en geride Volkan..

Vederson'un takıma girmesi ya da Carlos'un olmaması sol tarafa hareket getirmiş gibiydi. Açılan ortaları Belediye savunması karşılasa da hiç değilse ortalar açıldı, atak yaratıldı sol taraftan. Tabi bu düşünce diğer maçlara göre. Yoksa hala sol taraftan içeri katedip ceza sahası içinden içeriye kestiğimiz top yok..
Başka bölgelerde değişiklik olmadığı için yine tekdüze futbol vardı sahada. Guiza'ya şişirilen anlamsız toplar bunlardan biriydi. Belki Semih olsa olurdu da.. Guiza'nın top indirme becerisini ben daha göremedim.. İstisnai maçlar vardır fakat genele yaydığımızda gördüğümüz şu ki Guiza -eğer taktik bu şekilde olacaksa- bu takımın forveti olamaz. Kendi evimizde oynadığımız maçlarda çift forvet çıkarsak bunlardan biri rahatlıkla olabilir fakat bu şekilde başarılı olması zor görünüyor..
Sağda Kazım'ın bir süre dinlendirilmesi herkes için iyi olacak. Başka söze gerek yok..

Maçın adamı olarak ben Gökhan ve Bilica'yı öne alıyorum.
Gökhan gerçekten şu dönemdeki Fenerbahce'nin en iyi oyuncusu! Defans yapar, atağa çıkar, çalım atar, yayın orada şut imkanı arar. Tek zaafı açtığı ortaların kalitesi ki onu da zaman için düzeltebilecek biri kendisi..
Bilica'ya gelince bugün savunmada tek başına çalıştı desek yeridir. Savunmanın değil sahanın her yerindeydi. Duygusuz giden maçta zaman zaman takımı ateşlemeye çalıştı. Böyle devam etmesini umuyorum ki ben ondan biraz ütopik olsa da bir Lucio vari defans izlenimi görüyordum..


        


Carlos'un kulaklarını çınlatırcasına attığı gol için Vedo'ya sevgiler..

Fazla söze gerek yok 1964 ylından sonra ilk kez 6'da 6 yaptık.
Bunu bize ters gelen bir ekip karşısında yaptık.
Benim tek bir sözüm var;
Özer Hurmacı'yı da gör Hocam..


21 Eylül 2009

Emre ÖZTÜRK

18 Eylül 2009 Cuma

Fenerbahçe 1 - 2 Twente



 


Dün gece yazmanın normal fakat mantıksız olacağını düşündüğüm için bu saate bıraktım bu maçı yazmayı.
Kendi evimizde Avrupa Ligi grup ilk maçına çıkıyorduk, karşımızda Hollanda futbolunun son yıllarının çıkış yapan takımı Twente vardı..

Sahaya çıkacağımız 11'leri gördüğümüzde yine sol kanatsız çıktığımızın farkındaydık maça;




Volkan Demirel _ Gökhan - Bilica - Lugano - Carlos _ Emre - Baroni - Kazım - Andre _ Alex _ Güiza

Bu kadrodaki zayıf halkaları söyleyelim:
1) Carlos
2) Guiza

Oyuna baktığımızda ise beklediğimizden daha fazla zayıf halka gözümüze çarptı. İleride Hamburger içindeki halka soğanlar gibi yatan Guiza mı dersin, maç boyunca soldan bir elin parmaklarını geçmeyen orta sayımız mı dersin..
Guiza'nın top tutma becerisinin sıfır olduğu bu maçta arkasından gelen oyuncuların daha fazla efor sarfetmelerine mi yanalım, yoksa Kral Semih'in yedek kulübesinde olmasına mı ?

Sol tarafta Carlos bu maçta ileri çıksada ortaya doğru çıkardığı topların neredeyse hepsini rakibe attı. İkinci yarıda çektiği şutu kaleci çelmese güzel bir gol atacaktı, bunun dışında pek varlık gösteremedi..
Carlos'un önünde Andre ile çıktık ama, Andre'yi gören beri gelsin.. Zaten sol taraftaki durgunluk yüzünden içeri girerek oynadı fakat yine de vasat bir maç çıkardı. Önemli bir pozisyonun içindeydi 2. yarı fakat yanlış tarafta. Uzaklaştırmak istediği top Nkufo'ya gitti ve 2. golü yedik..

Sağ geride son
13 günde 4. maçına çıkan GG vardı. Yorgundu belki ama bunu ileride göstermedi tek sorunu defans yaparken yaşadı ona da eyvallah demek gerekiyor. Fenerbahce'nin en iyi futbolcusu an itibariyle. Ama ona da nazar değdi. Sakatlandığı bir pozisyon sonrası oyun dışındayken hem golü yedik hem de ödem tespit edildi omuzunda. İBB maçında oynayamacak olması aklımıza Bekir'in orada oynama ihtimalini doğuruyor ki eğer oynarsa sağ kanadın hücum gücüde bitecek..



Bu takımın yedek kulübesi 
rotasyon için kuruldu, fakat rotasyonu gören var mı ?
Gökhan Gönül'ün alternatifi olmasa da Kazım'ın olduğu yerde Mehmet Topuz ile maça başlanabilirdi.
Guiza yerine Semih, Carlos yerine önde Özer arkada Andre olabilirdi.
Bunları sayabiliyorum sadece çünkü taktiğin değişmesi imkansız gibi.
Bu takım her türlü taktik ve oyuncu ile oyun oynar. Dün 2. yarıda bir anlamda istediğimiz oldu. Carlos çıktı Topuz girdi Andre beke çekildi.. Ama artık bunu bu dakikaya kadar bırakmamak gerekiyor. Carlos'u bu yaşta hem lig hem Avrupa'da ilk 11 çıkarmak insafsızlıktır. Solda oynayabilitesi olan 3 adam yedek bekliyor. Uğur, Vederson, Özer. Toplamda solda oynayabilecek
5 oyuncumuz var biz bunlardan sadece 3'ünü kullandık. Üç tane dediğime bakmayın genelde sadece iki tanesini kullanıyoruz..

Maçın kırılma noktası 58'de Gökhan'ın ortasına Alex'in vurduğu kafanın auta gitmesinin ardından 63'de Ruiz'in sol ayağıyla vurduğu topun direğin dibinden auta gitmesidir.
Alex o golü atsa belkide çok değişik bir maç izleyecektik..

Oyuncuları tek tek değerlendirmek saçma olur çünkü takım halinde kötüydük..
Volkan dahi kötüydü ki ilk yediği gol gercekten çok talihsizdi..



Maç sonu Daum'un basın toplantısında Semih'i neden daha önce oyuna almadınız sorusuna verdiği 'Daha önce ihtiyaç yoktu, maç istediğimiz gibi gidiyordu. Twente golleri bulduktan sonra zaten değişiklikleri yaptık' demesi herhalde taktiksel düşünceyi özetliyordu..

Twente takımı fizik gücüne baktığımızda çok iyi bir takım. Bunu teknikleriyle birleştirip tek paslarla çok iyi geldiler. Kendi evimizde 3 puanı bıraktık. Bu sene ilk kez bir resmi maçta yenildik.
İBB maçı öncesinde bunu unutup artık gruptan çıkmaya konsantre olmalıyız..

Son olarak attığı gol boşa gitsede o golde bize büyük sevinç yaşattığı için Mehmet Topuza teşekkür ediyorum..
Bir teşekkürümde 6 gün önce yazdığım '
zımba gibi şutlarını bekliyoruz
' cümlesi karşısında attığı gole gelsin..

Highlights


18 Eylül 2009

Emre ÖZTÜRK

17 Eylül 2009 Perşembe

Şampiyonlar Ligi Grup Maçları 1#



                                    







A GRUBU

Juventus  1 - 1  Bordeaux  ( laquinta 63' _ Plasil 75' )
Maccabi Haifa  0 - 3  Bayern München  ( Van Buyten 64' , Müller 85' - 88' )

Kendi evinde şok yaşadı Juve.. Deplasmanlarda pek bekleneni veremeyen Fransız takımlarından olan Bordeaux İtalya'dan bir puanı kotarıp döner iken maçın adamı UEFA tarafından Buffon seçiliyordu. Varın gerisini siz düşünün..

İsrail'e favori olarak giden Bayern maçı 20 yaşındaki golcüsü Thomas Müller'in 86 ve 88'deki attığı gollerle 3-0 kazanıyor, maçın adamı 62 pasta 50 isabet sağlayan tecrübeli orta saha Anatoliy Tymoshchuk seçiliyordu.



B GRUBU

Wolfsburg  3 - 1  CSKA Moskova  ( Grafite 36' - 41' - 87' _ Dzagoev 76' )
Beşiktaş  0 - 1  Manchester United  ( Scholes 77' )

Son Bundesliga şampiyonu Wolfsburg evinde Juande Ramos'un ikinci maçına çıktığı CSKA'yı boğa golcüsü Grafite ile yıkarken CSKA'nın tek sayısı ileride adını sıkça duyacağımız Dzagoev'den geliyordu.

Derbiden farklı ve olması gereken kadro - sadece şu var Ekrem Dağ'dan libero olmaz - ile çıktığı ManU maçında rakibine 1-0 yenilen Beşiktaş'ta, Beşiktaş adına maça hareket getiren tek oyuncu Serdar'dı. Biraz da Holosko.
ManU buraya pek fazla bir şey istemeden gelmiş gibi göründü. Düşük tempoda ''bana 2-0 kafidir gözüm, İngiltere'de saldırırım'' mantalitesiyle oynuyormuşcasına ortalar kesildi, şutlar atıldı. Scholes attı, maç bitti.



C GRUBU

Zürich  2 - 5  Real Madrid  ( Margairaz 64' , Aegerter 65' _ C.Ronaldo 27' - 89' , Raul 34' , Higuain 45+1' , Guti 90+4' )
Marsilya  1 - 2  Milan  ( Heinze 49' _ Inzaghi 28' - 74' )

Madrid bildiğiniz gibi. Gol atıyor ve yiyor. +7 oynayanları tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyorum.

Milan'ın avrupa kupalarında saygı duyulacak bir takım olduğunu söylediğim de, ''tabi saygı duyulması lazım adamların yaş ortalamasına bak'' diyen insanlara söylüyorum: Fenomen'in selamı var hem de 2 tane!



D GRUBU

Chelsea  1 - 0  Porto  ( Anelka 48' )
Atletico Madrid  0 - 0  Apoel

Neden bu Chelsea ile Porto sürekli karşılaşıyor diye girecektim ki takımlar son yedi yılda sadece 04/05 sezonunda CL gruplarında, 06/07 yılında CL 2. tur maçlarında karşılaşmış.
Lucho'suz - Lisandro'suz Porto karşısında tanıdık NIC39 ile almışlar bu maçı..

Dün gecenin süpriz maçıydı ciddi anlamda. Sen Apoel'e içeride gol atamıyorsan senin neyine CL demek istiyorum fakat biliyorum ki Forlan ve Agüero beni utandırmak için hazır bekliyorlar. Beklemeyin, görevinizi yapın..



E GRUBU

Liverpool  1 - 0  Debreceni  ( Kuyt 45+1' ) 
Lyon  1 - 0  Fiorentina  ( Pjanic 76' )

Bu grupta birinci ve ikinci sıra için üç aday var. Debreceni'ye puan kaybeden yoluna Uefa'da devam etmeyi göze alır.
Liverpool evinde tek kurşunla da olsa Debreceni'yi geçti. Şutunu çelen kaleciye inat koşup topa bir kere daha vuran Kuyt attı, stad coştu.

Lyon 45'de Kemancı Gilardino'nun atılmasıyla 10 kişi kalan Fiorentina'yı Bosna'lı Miralem Pjanic ile geçmeyi başarırken karnesine bir avrupa maçı başarısı daha ekledi. 



F GRUBU

İnter  0 - 0  Barcelona
Dinamo Kiev  3 - 1  Rubin Kazan  ( Yussuf 71' , Magrao 79' , Gusev 85' _ Dominguez 25' )

Eto'o - İbrahimovic düellosuna bakarsak Eto'o daha iyi işler yaptı. İlk yarı dengeli hatta İnter'in üstün olduğu bir oyun vardı sahada. Bu oyunu ilk yarının sonlarına doğru bozan Barça ikinci yarıda da bunu devam ettirdi. İnter'i ceza sahasına kapatan Barça yaptığı paslaşmaların sonucunu göremese de deplasmandan 1 puan ile döndü. Muntari'nin kötü futbolu görülmeye değer iken Lucio ve Samuel'in savunması gerçekten iyiydi..

Hasan Kabze ve Gökdeniz'in olduğu Rubin pek aşina değil Şampiyonlar ligi'ne. Kiev ise Bangoura'nın yerini Şeva ile doldurdu. Gazzaev geldi teknik direktörlüğe. Bu şartlar altında süpriz olması zordu ki olmadı zaten Kiev 3 golle 3 puanı aldı diyerek klişeleri coşturalım biraz.




G GRUBU

Stuttgart  1 - 1  Rangers  ( Pogrebnyak 18' _ Bougherra 77' )
Sevilla  2 - 0  Unirea Urziceni  ( Luis Fabiano 45+1 , Renato 70' )

Şampiyonlar ligi'nin en vasat grubu diyebiliriz belki de bu grup için.
Rangers Almanya'dan süpriz bir puan alıp dönerken, Sevilla ise evinde Romanya temsilcisini 2 golle geçiyordu.
Luis Fabiano'nun attığı gol gerçekten golcü vuruşudur, belirtelim.



H GRUBU

Olympiakos  1 - 0  AZ Alkmaar  ( Torosidis 79' )
Standard Liege  2 - 3  Arsenal  
( Mangala 3' , Jovanovic 5' _ Bendtner 45' , Vermaelen 77' , Eduardo 81' )

Zico'nun ilk çıktığı maçın Alkmaar maçı olması gerçekten ilginç. Evlerindeki bu maçı kazanarak 3 puanı aldılar. Yolun açık, şansın bol olsun Beyaz pele..

Arsenal neden Arsenal işte bunun için. 2-0 geriye düştükleri maçı deplasmanda 2-3 aldılar. Bu grubun favorisi zaten Arsenal'dır. Eduardo'yu görmüşken sakatlıklardan uzak bir yıl geçirmesini diliyorum..



*
Şuraya minik bir puan durumu eklemek istedim fakat yanlış yerlerde belirdi resim. Belki başka bir zaman eklemek uygun olur..
** Bir de maçların skorlarına tıklayınca maçın golleri ekrana geliyordu fakat UEFA'dan kaynaklanan rahatsızlık nedeniyle olmadı, ben de kaldırdım.


17 Eylül 2009

Emre ÖZTÜRK

16 Eylül 2009 Çarşamba

BİR KİŞİ EKSİĞİZ !

Evet artık bir kişi eksiğiz. Bunu tahmin etmek pek zor değildi fakat yine de şaşırdık. Lig tarihi boyunca böyle bir şey olmuş mudur bilinmez. Ben gördüğüm lig kadarını söyleyeyim 'HAYIR'.
Gönül isterdi ki TFF'nin sitesini açınca eski puan durumlarına bir göz atalım. Bakalım eskiden lig hiç eksik oynanmış mı ? Ama yoktu, en azından ben bulamadım. Bulan olursa beri gelsin, bilmemek ayıp değil efendim öğrenelim bizde..






 Bir Belediye takımı görüntüsündeki Ankaraspor'un yaptığı hareketlere dikkat etmesi gerekiyor. Sonuçta devlet ile bağlantıların var senin, her yaptığın göze batar. Ama yok hiç oralı olunmadan Ankaragücü ile Ankaraspor birleşti. İki Başkent takımının birleşmesinde şüphesiz Ankaragücü'nün 100. yılı etkili oldu. MKE'nin (bu kısaltma daha iyi oldu) Kadrosunu güçlendirmek adına Ankaraspor'u heba eden anlayışa buradan selamlarımı iletiyorum ki Ankaraspor ile hiç bir bağlantım, ilgim yok. Bu sene beni ilgilendiren yanı Özgür Çek ve İlhan Parlak'ın Ankaraspor'a, Özer Hurmacı'nın Fenerbahce'ye gelmesidir. Belki bakılası oyuncuları arasından Aydın Karabulut ve Ediz Bahtiyaroğlu'nu da sayarsak Ankaraspor benim için bu'dur.

 Benim sitemim ligi 17 takıma düşürenleredir. Tamam birleşeceksin madem sezon başlamadan neden yapmadın bunu ? Bakıyorum Ankaraspor'a puan kaybedenlere 1. Hafta
Antalyaspor(3 puan), 2. Hafta Gençlerbirliği(1 puan), 3, Hafta Gaziantepspor(1 puan). Zaten 4 maç oynamışsın ve 5 puanın var. Tek maçını Galatasaray'a kaybetmişsin. Şimdi sorarım bu Ankaspor'a puan kaybeden takımların canı patlıcan mı oldu yoksa musakka mı ? Federasyon büyük olasılıkla bundan sonra Ankaraspor ile maçı olacak takımlara 3 puan verir. Peki bu zamana kadar oynayanları ne yapar ? Onlara da maçın oynanmadığını varsayarak 3 puan eklenmelidir. Yoksa çok kazan kaldıran olur..

Onu bunu bırakın da  peki Ankaraspor'un oyuncularına ne olacak ? Ankaragücü'ne giden oyuncuları çıkardığımızda geriye kalanların sadece antreman yapması düşünülemez.
Baktığımızda;
Slovak milli kaleci Senecky, sağ bek Ömer Aysan, genç ön libero Theo Weeks, tanıdık isim İlhan Parlak, Erhan Güven karşılığında ilginç bir takasla giden Aydın Karabulut, genç yetenek olarak lanse edilen sol bek Özgür Çek, Ligin tanınmış oyuncularından Bilal Kısa, Murat Tosun, Tita, Neca diye uzayıp giden, bir iki futbolcu daha dahil edilebilecek bir liste var.
Bu oyuncuların koca bir seneyi futbol oynamadan geçirmeleri vicdansızlıktır.
Ya bu oyunculara geçici transfer serbestliği gelecek ya da.. Gerisini ben bilemem. Ligde oynamayacağı kesinleştiğine göre ötesi de yok zaten..

Ligimizin kalitesi diye konuşuyoruz.
Oyuncular ligimize gelmiyor, kaçıyor diyoruz da bir şeyler yapıyor muyuz ?
Bu hareketlerle daha çok eksi alırız.
Yanlış anlaşılmasın benim isyanım birleşmeye değil, bunu bu zamana bırakanlaradır..


16 Eylül 2009

Emre ÖZTÜRK

14 Eylül 2009 Pazartesi

Bursaspor 0 - 1 Fenerbahçe

Cumartesi oynanan derbiden sonra Fenerbahce'nin yenmesi gerekiyordu Bursa'yı. Zira bu sene lig, bir kaç maç puan kaybedenin elinde patlayacak gibi. Galatasaray'ın 3-0'lık bir oyun oynamadan 3-0 kazandığı Beşiktaş maçından sonra beşte beş yapmış olması Fenerbahce'yi daha çok motive etmeliydi. Nasıl bir kadro çıkaracağını bilmediğimiz Herr Daum ve oynamasını istediğimiz Özer vardı sadece kafamızda, maça saatler kala..





Emre'nin cezalı, milli takımdan dönen oyuncuların yorgun olmasıyla farklı bir diziliş bizleri bekliyordu. Kadrolar açıklandı;
Volkan_ GG - Lugano - Bilica - RC_ Baroni - M.Topuz - Vederson - Kazım_ Alex_ Guiza
Önder yerine Bilica, Andre yerine Vederson, Emre yerine M.Topuz ilk 11'e girmişlerdi. Özer yine ortalarda yoktu..

Ununu eleyip eleğini asma zamanları yaklaşan Carlos ve önünde Vederson ile o kanattan pek etkili olmamız düşünülemezdi. Carlos geldiği günden beri hem tecrübesi hem oyunuyla takıma çok şey katmıştır. Bu herkesin kabulüdür. Fakat artık kimse Carlos'dan 45 metre depar atıp orta açmasını beklemesin. Gelecek sezon ya bek ya da sol açık alınması için çalışmaların başlaması gerekiyor. Bence Andre'yi beke çekip önüne tam anlamıyla bir açık oyuncusu gerekmektedir. Mutu gibi..
Bu maçta Andre'nin yorgunluğu ve önümüzdeki Twente maçı nedeniyle Vederson oynadı. Keşke Özer'i görseydik be Hocam. Çok mu bir şey istiyoruz. Bu çocukta potansiyel var. Neden gelecek sezonun Andre-Özer'li sol taraf temelleri atılmasın? Deneyelim en azından. Bildiğimiz Vederson yerine bu çocuğa şans vermek daha iyi olmaz mı? Umuyorum ki ilerleyen zamanlarda Özer Hurmacı takımdaki yerini kah ikinci yarı, kah ilk 11'de alacaktır..

Orta sahada Emre'nin yerine Mehmet oynadı. Emre bu sene gerçekten takımın yükünü çekmeye başladı. Defanstan aldığı topları ileriye taşıyor, ileride ve geride pres yapıyor, ayağında top tutuyor, sorumluluk alıyor kısacası. Hırsının ve medyanın da kurbanı oluyor kimi zaman. İşte o Emre yine hırsının kurbanı olmuştu ve bu maçta cezalıydı - bu konu ile ilgili ayrı bir yazı yazılır o yüzden pek girmek istemiyorum -. Onun boşluğuna yerleştirilen Topuz ilk başlarda tutuk gibi görünse de ilerleyen dakikalarda yerinde pasları ve zaman zaman taşıdığı toplarla etkiliydi. Emre kadar ileride ve geride pres yapmasa da görevini yerine getirdi. İlerleyen haftalarda 'zımba' gibi şutlarını da bekliyoruz sevgili Topuz, hadi bakalım..


Maç başladığında tahminim Manisa gibi Bursa'nın da ileride presle maça başlamasıydı. Ama öyle olmadı. Baskı daha çok orta sahanın Bursa yarı alanına bakan diliminde başlıyordu. Bursa'da 'Batalla' ismindeki arkadaş gerçekten iyi bir futbolcu. Fakat bu maçta pek göremedik kendisini. Bursa daha çok solda Volkan Şen, ortada İvan Ergiç, ileride Sercan ile etkili olmaya çalıştı. Gökhan, Volkan'ın kanadını iyi savundu.  Lugano ve Bilica'nın belkide ilk kez yanyana oynamasına rağmen kademeleri yerindeydi. Bir kere defansın arkasına adam sarkıttılar ondan da gol çıkmadı..
İlk yarıda Guiza biraz daha becerikli olsa iki ya da üç farklı üstünlük yakalanırdı.
Ama olmadı.





Olan bir şey vardı ki onu da KRAL yaptı. Alex'in o attığı golü en az 7-8 kere izledim. Tam köşeye, bilerek, yanındaki adamlardan rahatsız olmadan o topu oraya göndermek. Herkes yapamaz bunu..
Maçı dakika dakika yazmaya  gerek yok.
Gittik, aldık, geldik. Ötesi yok..
Beşte beş yaptık.
Aklımızda 10. hafta olsa da şimdilik Twente maçına kilitlendik.


Son olarak ilk fotoğrafa bakıp şunu söylemek istiyorum:

Elinde MAŞA olan ya da MAŞA ucundaki ÇOBAN olan bir arkadaş vardı dün..
Ona lafım şudur;
Bu çocuklar Kurt, sen Koyun mu sandın ?

14 Eylül 2009

Emre ÖZTÜRK